Skip to main content

Son yıllarda oldukça popüler olan kapalı kalp ameliyatlarına minimal invaziv kalp ameliyatları denmektedir. Bu ameliyatların en önemli özelliği küçük kesilerle ve daha az travma ile yapılmalarıdır. Ameliyatın tipine göre sağ ya da sol meme altından küçük kesiler ile( yaklaşık 4-6cm) kaburga arasından girilerek kalbe ulaşılır. Eğer hasta kalp- akciğer pompasına bağlanacaksa boyun ve kasıktaki damarlar kullanılır.  Kalp duruduralabilir ya da çalışan kalpte işlem yapılabilir.

Aslında açık yapılan kalp ameliyatlarına göre riskleri farklı değildir. Kapalı ameliyatlar sonrası hastaların  daha konforlu ve kısa sürede normal  yaşamlarına dönmeleri amaçlanmaktadır.

Avantajları;  göğüs kemiği (iman tahtası) kesilmediği için kemiğin kaynaması ile ilgili  problemler yaşanmamaktadır. Böyle olunca da hasta ilk günden itibaren kollarını kullanabilmekte ve yan yatabilmektedir. Yaralar küçük olduğu için yara yeri problemleri yok denecek kadar azdır. Hastalar erken dönemde ayağa kalkıp, hızlı iyileşme gösterirler. Kısa zaman içinde sosyal yaşamlarına döner ve araç kullanma gibi aktiviteleri yapabilirler. Kesiler küçük olduğu ve kemik kesilmediği için psikolojik travma daha az olur.

Deavantajları;  teknik ve tecrübe gün geçtikçe artsa da bu ameliyatlarda gelişebilecek komplikasyonlara müdahale oldukça sınırlıdır.  Anatomik olarak kalbin pozisyonu anormal olan   hastalarda cerrahi işlemin başarı oranı düşük kalabilmektedir. Cerrahi başarı, teknik açısından iyi cerrahi aletlere ve ekibin tecrübesine direk bağımlıdır. Eğer yeterli cerrahi ekipman ve tecrübe yoksa sonuçlar oldukça sıkıntılı olabilir.  Cerrahi sonrası erken dönem problemlerde müdahale açık cerrahiye göre daha zordur.

Özetle; kalp ameliyatının açık mı? yahut  kapalı mı?  olacağına karar verirken

– hastanın yaşı,

-fiziksel özellikleri,

-anatomik durumu,

– ek hastalıkları,

-cerrahi ekipmanın durumu

-ve ekibin tecrübesine göre karar verilmelidir.